18 Temmuz 2010 Pazar

Nazlı'cım,

İnşallah 4 yıldır, yüzlerce gün, binlerce saat, yanyana, başbaşa, omuz omuza verip yaptığımız güzel işler, hem markamız hem kendi gelişimimiz için yaptığımız güzel yolculuklardan sonra ayrı düşüp böyle sanal ortamlarda mesajlaşmayız, hep görüşür hep birlikte çok güleriz.

Seni kocaman kucaklıyorum.

Lale

9 Temmuz 2010 Cuma

Nazlı'cım..
Hep cıvıl cıvıl
Hep enerjik
Hep renkli
Hep coşkulu
Hep yaratıcı
Hepler hep senle :) Çünkü hepler sensin:) Selen

weeloveyuunazlı lansman partisi :)











der die das'ta 8 Temmuz 2010 akşamı Nazlı'ya güzel anı defterini lanse ettik.

8 Temmuz 2010 Perşembe

Sinem ve Engin'den...

Sevgili Nazlı Hanım,

Hayatımda tanıdığım pozitif enerjisi en yüksek kişisiniz :) Bu enerjiniz hiçççç kaybolmasın… Sizi çok seviyorum…

Sinem Erkılınç

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -

Gidenler, her şeye yeniden başlarlar, yeni uğraşlar bulurlar, yeni insanlarla tanışırlar ve yeni bir hayat kurarlar. Kalanların hayatında ise kocaman bir boşluk oluşur ve gidenin yerine kimseyi koyamazlar! Benimkisi tek kelime ile bu misal... Sizi çok özleyeceğim...

Engin Ertorun

4000 gözlü Nazlı :)

Nazlı Hanım dünyayı 4 değil 4000 gözle izler ve gördüklerini biz de yapalım diye koşa koşa gelir bize anlatır. Bir Nazlı’dan beslenen bir sürü insanız işte biz :)

Ben de 4000 gözle bir Amsterdam gezisi yaptım. 4000 dakika bile sürmedi ama cebimizde 4000 fikirle döndük. Bunlardan biri de o güzel duvar projemizdi.

Nazlı Hanım’ın duvarı öyle olsun, böyle olsun, herkes resmini yollasın dedik ama marcom’un facebook’a resim yüklemedeki performansını maalesef burada yakalayamadık :)

Benim de malum online konulara merakımı bilirsiniz, girdim facebook’a topladım resimleri, Nazlı Hanım’cığıma istediği duvarı bu kalbimizden kopan blogda inşa ettim.

Hem bunu kimse sökemez, yıkamaz :)

Nazlı Hanım bu resimdeki herkesde olduğu gibi bende de asla unutmayacağım ve silemeyeceğim güzel izler bıraktınız ve bırakmaya da devam edeceksiniz.

Ne iyi oldu da sizin gibi pırıl pırıl birini tanıma şansı yakaladım,

Her daim takipçinizim :)

Oya anne

Canım Nazlıcım,

Sen benim için çok özelsin ve hep öyle kalacaksın.

Ne kadar uzun zaman oldu tanışalı. Dile kolay 18 sene. Araya bir sürü şey girse de yine hep bir araya geldik.

Senin elinde büyüdüm ben, senden çok şey öğrendim. Bana ablalık yaptın. İyi günümde, kötü günümde hep yanımda oldun.

Nereye gidersen git hep peşinde olacağım. Sen bana ablalık ben sana annelik yapacağım. Dersin ya Oya annemiz geldi diye….yapıyorlar, gidiyorlar……kaç kilo oldun? seninle aynıyız biz… kilolarımız yakın….çikolata severiz biz…..çok konuşuruz…..ne kadar çok anlaştığımız noktalar var…. Ne kadar çok şey paylaşmışız ve paylaşmaya devam edeceğiz….edeceğiz…..

Bir an önce sağlığına kavuşmanı diliyorum……

Seni çok seviyorum……

Oye

Kocaman sevgilerle :)

Nazlı Hanım J

Siz hayatımda tanıdığım en enerjik, en pozitif, en neşeli & tatlı insanlardan birisiniz.İnanıyorum ki bu ayrılık sizin için çok güzel başka hayat sürprizlerini getiriyor olacak.

Derler ya; “Her şerde bir hayır vardır.”

Ben buna çok inanıyorum ve sizin için de en iyisi olacağını biliyorum.

Siz çok güçlüsünüz… Yine aramızda olacağınız güne kadar bol enerji toplayın ve sonra bize dağıtın e mi? J

Kocaman sevgiler,

Banu Karaman Kulak J

ya üffff :(


ya nazlı hanım nereye gidiyosunuz şimdi???...

bu ekibe dahil olduğum ilk günü o kadar iyi hatırlıyorum ki, 2006 aralık ayı, bi akşam saat 19:00'da sizinle istiklal 1.katta odanızda görüştük. ama o ne biçim iş görüşmesiydi öyle? karşımda dünya tatlısı bi gülümsemesi olan, samimi sanki beni tanıyomuş gibi bir sürü konuda sohbet ettiğim bi kadın vardı. içimden "allah!!!" dedim " benim ne yapıp ne edip bu ekibe geçmem gerek, nasıl bir division head'dir bu, diğerlerinden çok farklı, ne kadar neşeli, pozitif, doğal!" demiştim...o gün bu gündür birisi sorduğunda "Nazlı'nın ekibindeyim" demekten gurur duyuyorum...

biz eventçiler hep size sitem ederdik, bizimle daha çok vakit geçirin diye.siz de derdiniz ki "siz çok güzel işler yapıyosunuz, hiç gerek kalmıyo ki"
keşke o zamanlar bizle daha çok vakit geçirin diye ağlasaymışız, kapınızda protestolar düzenleseymişiz, elimizde pankartlarla istiklal'e çıksaymışız"
sizin ofiste ne kadar farklı, ne kadar ihtiyaç duyulan birisi olduğunuzu herkes yazmış zaten...şimdi ben anne oldum ya biraz daha duygusallık var hala üstümde galiba...ilk oğlum olacağını öğrendiğimde aklıma 2 kişi gelmişti birisi Ebru (derindere) diğeri de siz...sizin oğlunuzla ilişkiniz, arkadaşlığınız, eğlenceli anılarınız ve onları bize anlatıp paylaşmanız .... hep çok imrendim size.. şimdi ben de oğlumla sizin Levo'yla ilgilendiğiniz gibi ilgilenicem, ona sizin gibi arkadaş olucam, örnek olucam, hep güzel vakit geçirilecek bir anne olucam...
sonra da size anlatıcam:) bundan 20 yıl sonra size facebook'tan yazıcam...
"nazlı hanım mert bu hafta üniversite sınavına giriyo , dua edin mert için" dicem :) :) :)
ee tabii, bundan 20 yıl sonra siz çoook ünlü bir ressam olmuşsunuz, bir gezi kitabı çıkarmışsınız, levent evlenmiş, lokum gibi bir torununuz olmuş, bizi "nazlı'nın ekibini" çaya çağırmışsınız en son aldığınız makyaj malzemelerini gösteriyorsunuz, hepimiz rejimdeyiz tabii sizin diyetisyenin diet kurabiyelerinden yiyoruz :)
nazlı hanım!!!
sizi çok seviyorum...ofisteki bu son günlerinizde etrafınıza yaydığınız enerjiden yoksun kalıyorum sanmayım, telefonda bile hissettiriyorsunuz...
Turkcell sizi hiç unutmayacak
Marcom sizi hiç unutmayacak...
siz de bizi hiç unutamayacaksınız çünkü Lale Hanım'dan Süreyya Bey'den her afferin aldığımızda biz Nazlı'nın ekibiyiz deyip sizi arayıp haberleri vericez...
daha bir milyon sayfa yazmak istiyorum ama olmuyo...
size keyifli tatilleeeerrrr :)

ATTENTİON! BLONDE IS FLYING AWAY…

Kurumsal hayatın efsaneleri değil midir, kadınlar erkeklere karşı, dişe diş kana kan? Nasıl da erkeklerin egemen olduğu yerlerde parlar, ışıldar başarılı, güçlü, akıllı kadınlar.

Hele bir de erkek hegemonyasının tam ortacığına bir Kadın Cumhuriyeti kurmak, WOW dedirtecek bir CHE hareketi değil midir?

Renksiz kurumsal hayatın tam ortacığında duvarları taştan, dolapları kütüphaneden, kolonları fosforlu renkten bir vaha hayal etmeye ne demeli…

Peki en hastası olduğum yer neresi demeli? Kim olursa olsun “HÖT” diyebilme estetiği! Amaaa, hissettirmeden, inceden inceden, dönüp arkasını gidince, asansörde anlayacakları cinsten, zekice… J

Hep ince, hep narin, hep detaycı, hep “nedenci”, fakat konu ne olursa olsun, hep güleç J

Julia Roberts gülümsemeniz hiç ama hiç eksik olmanız dudaklarınızdan.

Hep güzel şeyler dökülsün kelimelerinizden…

Pek hoşuma gitmese de;

Kido of the Marcom J

PS: Siz limonlu keki yaparsınız ben de tabi ki çikolatalı bir şeyler, bir 5 çayında görüşmek üzere…

Canım Ortmenim


Karşında saatte 100 km hızla iş anlatmaya çalışırken,
Sen her cümleden sonra ‘peki, tamam, evet’ deyip beni paniğe sokarken,
Bir ‘aferin’ aldığımda kendimi dünyanın en çalışkan ögrencisi gibi hissederken,
‘Bunu yapamıyoruz’ nasıl derim diye meydan savaşları verirken,
Ama yine de canım örtmenim deyip yanaklarını sıkabiliyorken,
Gayet iyiydik… Nereye şimdi, sorabilir miyim?

‘Tombişim yeni bir yöntem keşfettim, hadi diyet yapıyoruz’ diye diye bana 7 kilo verdirebilmişken, ama hala 3 kilo daha varken,
'Shared luxury' projemiz için daha yatlar, katlar bulamamışken,
Turkcell camiasi hala bir markete kavuşamamışken,
Üstelik sana daha fatura zarflarını gösterememişken,
Yapacak daha çok isimiz var diye mızmızlanabilir miyim?

Soylenmek için çok şey var.
Ama ben Nazlı’nın öğrencisiyim..
O yuzdeeeen… ‘Yaşasınnn’ diyenlerden olmak istiyorum…

Çünkü,
Yaptığın resimlerini görmeye gelecegim.
Toplantım var diye en tatlı yerinde kesemeyeceksin anlattıklarını,
Belki feng shui yapacağız beraber, ya da tasarım dünyasında kendimizi kaybedeceğiz..
Kütüphane’ne not bırakacağım ‘xx kitabı aldım, geri getireceğim’diye,
Sonra senden bir not bulacağım, ‘Tamam bebişim, oku, bana da anlat’ diyen..
Üstelik yeni boya kalemleri ile yazılmış olacak:)
Levo’nu, Serhat’ını dinleyeceğim.. Çektiğin fotoğraflarına bakacağız. Hem de iPad’inde:)
Senden esinleneceğim, cesaret alacağım, hayallerimi yapabileceğimi hissedeceğim,
Ve her zaman benim ‘canım örtmenim’ olacaksın…


Özlem

7 Temmuz 2010 Çarşamba

Sevgili Nazlı :)


Nazlı’cım, seninle birlikte çalıştığım dönem boyunca çok şeyler öğrendim senden. Çok keyifli bir 5 yıl geçirdim sayende.


İş dışında zaten iletişim halinde oluruz mutlaka ama umarım bir yerlerde iş için de yine yollarımız kesişir.


Herşey için çok teşekkürler :):):)

Kocaman sevgi dolu kalbin, sürekli gülen yüzün hiç değişmesin.


Sevgi çemberin hiç eksilmesin :)


Seni çok seven Seher…

Seninleyiz...


Sizi tanıyan herkese bişey öğrettin

Egosu yüksek bi adama boyun eğmeyi

Bükemeyeceği eli öpmeyi :)

Hayatıma girer girmez

Bana zorlamayı öğrettin :)

Olmaz sandığım içindi kavgam eskiden...

Sınırsız düşünmeyi ve denemeyi

Başarınca sevinmeyi öğrendim senden…

Tüm takım elbiselilere

Kotun ve tshirtunle

"Aynası iştir kişinin"i gösterdin… :)

Öyle zamanla unutulacak gibi değil;

Sen bir rol modelsin

Rolunun adi mucadele

Zorlama ve kazanma…

Ve giderken

Kimse ağlamadı ya

Çünkü herkes emindi

Sen bunu da yenersin!

Ve jubileni yaparken hepimize

En büyük dersini verdin..

Hayat mücadelelerle geçerken

En önemli mücadelemiz

Kendimiz

En buyuk basarimiz

Sevgimiz...

Hani öğrettiğiniz gibi:)

işte duygusallık yapmasakta

Çok belli edemediysekte

Sakın unutma

Biz en iyi dileklerimizle hep yanında

Seninleyiz….

Çok sürmez sen piyano çalarsın;

Biz şarkı söyleriz :)